6 Mayıs 2007 Pazar

Meeting Continents

Let's meet where the continents meet! (Kıtaların buluştuğu yerde buluşalım!) sloganıyla yayımda olan İngilizce blogumu daha önce görmüş müydünüz ? Görmediyseniz buraya tıklayarak ziyaret edebilirsiniz

2 Mayıs 2007 Çarşamba

Ordunun derdi 'iktidar' değil 'çağdaş Türkiye'

Aşağıdaki yazıyı Milliyet gazetesi yazarı sevgili Güngör Uras yazmış, altına imzamı atarım.

Ordunun derdi 'iktidar' değil 'çağdaş Türkiye'

Ordunun "laik Türkiye" uyarısını doğru okumak istemeyenler, Ordunun açıklamasını "sakız gibi" istedikleri yöne çekmeye başladılar. Ordunun derdi "iktidar" değil, "çağdaş Türkiye"...
Ordu darbe yaparak bir generali veya bir sivili yönetimin başına getirme arayışında değil. Ordu, yönetimde söz sahibi olma arayışında değil. Türkiye'nin, laik, çağdaş ,demokratik çizginin dışına çıkarılmamasını istiyor.
Gerçekçi olalım. Günümüzde Türkiye'yi laik ve çağdaş çizgide tutmak isteyenler ile Türkiye'de şeriat yönetimini hâkim kılmak isteyenler arasında bir mücadele var.
Dini siyasete alet edenler geçen seçimlerde iktidara geldi. İktidar dönemlerinde,devlet yönetiminin köşe başlarına kendi kadrolarını oturttu. Ülkeyi bilime göre değil dini esaslara göre yönetme yolunda ciddi adımlar attı.
Dini siyasete alet edenler dış ve iç sermaye gruplarını "piyasalar yolu ile" yemledi. Ülkenin güç gruplarından üniversiteleri, meslek kuruluşlarını, işçi örgütlerini,esnaf ve çiftçi örgütlerini pasifize etmek başarısını gösterdi.

Hedef ordu
Laikliğin en güçlü destekçisi orduyu pasifize etmek için AB (Avrupa Birliği) kullanıldı.
Dini siyasete alet edenlerin AB'den bekleyişleri "tam üyelik" değildir. AB'nin "demokrasi" sevdasını kalkan olarak kullanarak "Ordunun dini siyasete alet edenlere engel çıkarmasını önlemek"tir. Çünkü günümüzde Mustafa Kemal devrimleri sonucu oluşan laik ve çağdaş toplumu geriye götürmek isteyenleri engelleyebilecek tek güç ordudur.
Dikkat buyurunuz: Dini siyasete alet edenler içeride sivil kesimi pasifize etti. Piyasacıların ve de dış güçlerin desteğini sağladı.
- Piyasalar kaderlerini (pardon paracıklarını) dini siyasete alet edenlerin inşa ettikleri "düzen"e bağlamış durumda. Piyasalar ülkenin dini politikaya alet edenlerce yönetilip yönetilmemesine aldırış etmiyor.
Piyasalar, ülkenin bilime göre değil şeriata göre yönetilmesini umursamıyor. Piyasalar için önemli olan yüksek kârlılığın devamıdır. İşte bu nedenle piyasacılar (sanki bu ülkede demokrasi varmışçasına) demokrasi havarisi kesilerek ve de ordunun mesajını bahane ederek iktidara hoş görünmek ve iktidarı desteklemek arayışına girmiştir.

Çağdaş Türkiye'yi istemiyorlar
- AB çevreleri Türkiye'yi aralarına almak istemiyor. Onların arayışı Türkiye'nin ılımlı bir İslam ülkesi olması. Onlar ülkenin bilim yerine şeriatla yönetilmesine, yaşam tarzının geriye gitmesine aldırmıyor. Hatta bundan hoşlanıyor.
Çünkü bu olduğunda Türkiye AB'ye üyelik iddiasından da vazgeçecek. İşte bu nedenle AB çevreleri dini siyasete alet edenlerden yana. Ordunun çağdaş ve laik Türkiye uyarısını bahane ederek orduyu pasifize etmek isteyenleri destekliyor.
Avrupa ülkelerindeki gazetelerin radyoların TV kanallarının yorumları "ibret verici"dir. Bugüne kadar Türkiye'yi Avrupa'dan uzak tutmaya çalışanlar: "Ordunun laik ve çağdaş Türkiye arayışına dönüku yarısının,Türkiye'yi AB'ye tam üyelik hedefinden uzaklaştırdığını" söylemeye başladı.
Demek ki Türkiye AB'ye çağdaş bir ülke olduğu için tam üye olamıyor!.. Demek ki ordu sesini keser ve de Türk kadını başına türbanı, sırtına yerlere kadar sürünen rengârenk mantoyu geçirir, Türk çocukları bilim yerine din eğitimi görür ise, AB çevreleri Türkiye'nin tam üyelik yolunu açacak!..

guras@milliyet.com.tr